İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Başkalarının şöhret ve haklarının korunması

Kastedilen kişilik hakkıdır. Kişilik hakkının değerleri;

Maddi bedensel değerler, manevi değerler ve mesleki ticari değerlerdir. Bizim burada ele alacağımız manevi değerlerdir.

Kişinin onuru, saygınlığı, adı, resmi, özel hayatı manevi değerler kapsamındadır.

TCK madde 125 hakaret suçuna ilişkindir. Kişinin onuruna ve saygınlığına karşı işlenen suçlarda en bilineni hakaret ve sövmedir.

Lingens/Avusturya davasında AİHM bir siyasi kişiyi eleştiren yazarın cezai yaptırıma maruz kalmasının onun gelecekte bu tür eleştiriler yapmaktan alıkoyacak bir tür sansür niteliği taşıyacağını ve basının kamunun bekçi köpeği rolünü zedeleyeceğini belirtmiştir.

Aynı şekilde Banfod/Danimarka davasında da benzer tutum sergilenmiştir. Söz konusu olayda bir gazetecinin mahkum edilmesini 10. Maddenin ihlali olarak görmemesine rağmen kamu yararına ilişkin sorunlar konusunda vatandaşların korkmadan ve çekinmeden görüşlerini dile getirebilmeleri için cezai ya da başka yaptırımlardan kaçınmak gerektiğini vurgulamıştır.

 AİHM bu kararlarında korkutucu etkiden yola çıkarak görüşler belirtmiştir.

Kişinin izni olmaksızın, resmi çekilemez, çoğaltılamaz, yapılamaz… Kişi her zaman resminin yayınlanmasını yasaklayamaz. Yasaklama yoluna başvurabilmesi için resim çekme veya yayımlama eyleminin kişinin kişilik hakkını ihlal edici nitelikte olması gerekir.

Kişinin adı ve resmine yönelik saldırılar AİHM kararlarında özel hayatın gizliliği kapsamında ele alınır.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Danışma Meclisinin 1998 yılının

Haziran ayında yaptığı toplantıda basın özgürlüğü karsısında özel hayatın korunması konusu ele alınmış ve hazırlanan raporda su hususlara yer verilmiştir:

– Özel hayatına müdahale edildiği için zarara uğradığını iddia eden mağdura hukuk davası açma olanağı verilmelidir.

– Editör ve gazeteciler, özel hayata müdahale eden yayınlardan sorumlu olmalıdır.

– Yayımlanan yanlıs bilgiler için cevap ve düzeltme hakkı tanınmalıdır.

– Sistematik sekilde özel hayatı ihlâl eden yayımlar yapan yayın grupları için ekonomik cezalar öngörülmelidir.

– Kisileri izleyerek, fotograflarını çekmek, filme almak veya kaydetmek gibi davranıslarla onların özel hayatlarından bekledikleri huzuru sürdürmelerine engel olmak veya bu sekilde zarar vermek yasaklanmalıdır.

– Paparazzinin ihlâl ettigi veya kayıt için görsel ve isitsel araçlar kullanıldıgı ve aksi hâlde elde edilmesi mümkün olmayan durumlarda dogrudan fotografçıya veya ilgili kisilere karsı magdur tarafından özel hukuk davası açılmasına izin verilmelidir.

– Kisinin özel hayatına iliskin bilgi veya fotograf yayımlanmak üzere ise, mahkeme kararı ile bu bilgi veya fotografların yayımlanmasına karsı tedbir alabilme olanağı getirilmelidir.

– Medyanın kendi bünyesinde, kisinin özel hayatının ihlâli veya düzeltmelerin yayımlanması konusunda sikayetlerin yapılabilecegi, kurumları olusturması özendirilmelidir.

Avrupa İnsan Hakları Sözlesmesinin “düşünceyi açıklama özgürlüğü”nü düzenleyen 10. maddesi ile “özel hayatın korunması”nıdüzenleyen 8. maddesi arasında bir dengenin kurulmasını gündemegetirmektedir. Yine, Sözleşmenin 10. maddesinin ikinci fıkrasında “düşünceyi açıklama özgürlüğü”nün sınırlama sebepleri arasında “başkalarının şöhret ve

haklarının korunması ve gizli haberlerin ifsasına mani olunması”nın yer alması özel hayatın, genel olarak düşünceyi açıklama özgürlüğü karsısında, özel olarak ise, basın özgürlüğü karsısında korunması gerektiğini ortaya koymaktadır.

Young,James ve Webster/Birleşik Krallık davasında bir özel hukuk tüzel kişisinin eylemine karşı, bu eyleme İngiliz kanunlarının olanak vermiş olması nedeniyle İngiltere aleyhine yapılan şikayet kabul edilmiştir. Mahkemeye göre, “Sözleşme ile üstlenilen bir taahhüdün yerine getirilmesi bazı hallerde devletin pozitif tedbirlerin alınmasını gerektirir, bu gibi durumlarda devlet pasif bir tutumda bulunmakla yetinemez” der.

AİHM kararlarında genel olarak;

  • Kişinin kimliğine ilişkin bilgi ve kayıtlar
  • Cinsel hayata ilişkin düzenlemeler ve davranışlar
  • Kişinin beden ve ruh bütünlüğüne ilişkin düzenlemeler
  • Kişiye ait özel yerlerine ve evrakın aranması ve zaptı
  • Telefon konuşmalarının dinlenmesi ve kaydı
  • Kişinin adı, fotoğrafı, namı, şöhreti, şerefi, hayat tarzının kamuya yanlış tanıtılması gibi hususları özel hayat kapsamında sayar.

Kamunun dikkatini sürekli olarak çeken kişilerin özel hayat gizliliği biraz daha geniş bir yoruma tabi tutulur. Ancak bu da sınırsız değildir. Burada üstün bir kamu yararı aranır. kamuoyunun devamlı olarak dikkatini çeken bir kişinin esini aldatması, kumar oynaması veya geç saatlere kadar eğlenmesi tek basına basın ve yayın organlarının bu olayları kamuya yansıtması için yeterli değildir. Ayrıca, bu olayların o kişinin is hayatını etkileyerek toplumun tümünü ya da bir kısmını ilgilendirir bir nitelik kazanması gerekmektedir. Örneğin, önemli bir kamu görevlisinin cinsel hayatındaki faaliyetleri kamu yararını doğrudan ilgilendirmiyorsa, basının bu hususu topluma yansıtmaması gerekir. Bununla birlikte kişinin kamu görevlisi

olmasının kendisine sağladığı yetkileri suiistimal ederek cinsel hayatına ilişkin faaliyetlerde bulunmasında, üstün bir kamu yararı söz konusu olacağından, bu hususun kamuya yansıtılması özel hayat hakkına müdahale olarak değerlendirilemez.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Craxi/İtalya davasında yargı kararıyla telefonları dinlenen bir politikacının telefon görüşmelerinin basın tarafından açıklanmasını, devletin yükümlüklerini yerine getirmemesi nedeniyle, özel hayata müdahale olarak kabul etmiştir. Mahkeme bu kararında, kamuoyunun devamlı olarak dikkatini çeken politikacının esi, avukatı ve arkadaşlarıyla yaptığı çok özel konuşmalarının basın yoluyla yayımlanmasını, devletin özel

hayatın korunması konusunda üzerine düsen pozitif yükümlülükleri yerine getirmemesi olarak değerlendirmistir.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir