İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Modern Devletin Gelişimi

Siyasetin terminolojisi basittir. Sistem teorisi olarak da adlandırılan terminoloji halkın girdileri ile siyasal hayatın oluşması, siyasal hayatın kendi girdileri ile de hükümeti oluşturması ve en sonunda hükümetin icraatları sonrasındaki çıktıların halka geri dönmesi şeklinde tezahür eder. Yani temelde; “halk, siyasal hayat ve hükümet” üçgeninde meydana gelen olgular siyasetin olağan akışını belirler.
Tüm bunlar olurken siyasal iktidarın temsil ettiği devlet aygıtı zor kullanma yetkisi ve halkın rızası ile devleti somut hale getirir. Devletin belki de en somut hali zor kullanma tekelinin bulunmasıdır. Burada zor kullanmadan kasıt, otoriteyi yani meşru zor kullanmayı temsil eder. Tabii ki her devrin devlet tanımlaması farklılıklar içerir. Ancak temel bağlamda olaylar bu şekilde cereyan etmektedir.
Modern devletlerin inşasına kadar olan süreçte devleti yönetenler ile halkın diğer kesimleri arasında muhtelif zamanlarda çatışmalar ve anlaşmalar olmuştur. Mesela, burjuvazi ve kral güç birliği yapmıştır. Bu güç birliğinden, kralın güçlerinin artması ile bireysel hak ve özgürlüklerin de çoğalması sonucu doğmuştur. Burjuvazi bu sırada ademi merkeziyetçiliğin terkini ve merkezi bir sistemin kurulmasını talep etmiştir. Böylece modern devletin temelleri atılmıştır.
Devlet hukuksal bir birim midir yoksa başka bir tanımlama içinde midir bu bambaşka bir tartışma konusudur. Ancak şunu bilmekteyiz ki, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın değişmez maddeleri olarak bilinen (ilk 3 madde) maddeler, klasik egemenlik anlayışına göre dizayn edilmiştir. İlk 3 madde dışındaki maddeler hukuksal egemenlik anlayışına göre dizayn edilmiştir.
Modern devletin gelişimine baktığımızda da devleti, siyasal ve hukuksal ayaklarının daha belirgin hale geldiği görülmektedir.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir